EMARPARK’ta Radyolojik Yaklaşım Hakkında Bir Not

ss

Wilhelm Conrad Röntgen

(1845-1923)

Günümüzde hızla gelişmekte olan Tıpta Görüntüleme yöntemleri gerek hastalıkların tanısında, gerekse hastalığın seyrinde ve tedavi süreci boyunca hastanın takibi için vazgeçilmez en önemli tanısal araçlardan biridir. Bu gerçeği bilmeyen kalmamıştır, fakat gözden kaçırılan diğer bir gerçek, söz konusu görüntüleme yöntemlerinin ileri derecede gelişmiş olması sayesinde, hastanın anatomik detaylarının çoğunun ortaya çıkmasıdır. Bir örnek vererek konuyu açımlamaya çalışalım. Bel ağrısı şikayeti ile radyoloji merkezine gelen bir hastaya çekilen lomber(bel) MRG tetkikinde, radyoloji hekimi, normalden sapan birçok patolojik durum ile karşı karşıya kalabilir: örneğin birçok düzeyde diskal herni(fıtık), faset artroz(kireçlenme), spinal  stenoz (dar kanal), spondilolistezis veya retrolistezis

( omurgaların öne veya arkaya kayması) vs. bulgularıyla karşılaşabilir. Birçok radyoloji doktoru, görevinin, bunların hepsini raporunda belirtip uzun bir liste oluşturması gerektiğini düşünür, gelgelelim sorumluluğunun, öncelikle hekimlik olduğuna inanan radyoloji hekimleri, görüntülerin değerlendirilmesi dışında, esas amacının, hastayla yakın iletişim kurup hikayesini dinlemek ve gerekirse onu muayene etmek gibi yaklaşımlarda bulunarak, görüntülerde izlediği patolojik durumların, hangisi veya hangilerinin hasta şikayetlerinin ana nedeni veya nedenleri olduğunu bilir. Radyoloji doktoru, her şeyden önce bir hekim olduğunu unutmamalıdır. Ayrıca tanı hiçbir zaman sırf radyolojik bulgulara dayanarak koyulmamalıdır. Bu nedenden dolayıdır ki, günümüzde özellikle “uzaktan okuma” yollarıyla yapılan radyolojik yaklaşımlar hastaya çoğu zaman hakkettiği tanısal değerlendirmeyi sağlamamaktadır. Hastanın yüzünü görmeden okunan bir beyin MR filmi, bir şehrin fotoğraflarına bakarak orada yaşayan insanların yaşam tarzını, suyunu huyunu öğrenme çabası gibidir.

Bize yakın bir zamanda başvuran bir hastanın durumunu sunarak demek istediğimiz konuyu somutlaştıralım:

 

17 yaşında bir hastanın çekilen beyin MR görüntülerinde kafa kaidesinde yer kaplayan bir lezyona rastlanmıştı MR görüntülerinde:

aa bb

 

BT tetkiki için bize başvuran hastayı, çekimden önce karşımıza alıp baş boyun ve nörolojik muayeneden geçirdik ve BT yapmadan önce kaygıdan yerlerinde duramayan anne babasına ” korkulacak bir şey yok, bir kanserle karşı karşıya değiliz”, müjdesini verdik. Bunu takiben  yaptığımız detaylı BT tetkiki, durumun doğuştan bir lezyon olduğunu ve ameliyat ya da biyopsi gerektirmediğini, bir nevi kemik büyümesi olduğunu saptayarak hastayı ve ailesini bilgilendirdik. MR raporunda yazılan ayırıcı tanı bölümü, kötü huylu tumöral süreçlere işaret etmekteydi ve hastanın kendisi, ailesi ve klinisyen doktorunu telaşlandırmıştı. Bu karışıklığın en önemli sebebi ilk radyoloğun hastayı direkt görüp muayene etmemesinden kaynaklanıyordu. Raporumuzda 3 ay sonra kontrol MR önerdik.

cc dd

Sağ sfenoid kanat fibroz displazi

 

 

Biz, EMARPARK Görüntüleme Merkezinde, sadece elimizden gelen en iyi görüntüleme yöntemlerimizi uygulamayı hedeflemiyoruz; aynı zamanda, hastayla birebir iletişime geçerek, hastalığının hikayesini alıp gereken muayeneleri de uyguladıktan sonra bütün bu klinik bulguları radyolojik Bulgularla harmanlayarak hastanın başlıca şikayetinin neden olduğu patolojiyi ortaya çıkartmaya gayret gösteriyoruz.

İnanıyoruz ki, önemli olan sadece iyi görüntüleme değil, esas olan bu görüntülemenin klinik bilgi ve bulgular sayesinde bizi tanıya götürmeyi kolaylaştırmasıdır. Dolayısıyla klinisyen hekim arkadaşlarımızla çok yakın iletişim kurarak her hastayı ayrı ayrı tartıştıktan sonra hastanın esas sorununu çözmeyi kendi hedefimiz olarak düşünüyoruz.

 

Dr.Hamid Farazande